(Habîbim! Câhiliyet döneminde çok adam öldüren, zina yapan ve kul hakkına giren müşriklerden sana gelip, iman etmeleri durumunda tevbelerinin kabul olup olmayacağını ve evvelce yaptıklarının bir keffâreti bulunup bulunmadığını soranlara, tarafımdan) de ki:
“Ey o nefisleri aleyhine haddi aşmış bulunan kullarım! Allâh’ın rahmetinden ümitsiz olmayın! Zira şüphesiz ki Allâh (şirk dışında) günahları topluca bağışlar! Gerçekten O, (en büyük günahları dahi çokça bağışlayan) Ğafûr da, (kullarına çok acıdığı için sıkıntılarını gideren) Rahîm de ancak O’dur! (ez-Zümer Sûresi:53)
Ehl-i Sünnet’e göre şirkin bağışlanması iman şartına bağlıdır, diğer günahların mağfireti içinse tevbe şart değildir. Ama bu, “Kulun tevbe etmesi lâzım değil” anlamına gelmeyip, “Allâh-u Te’âlâ dilediğini tevbesiz de affedebilir!” demektir. Zira tevbesiz ölenin durumu, Allâh-u Te’âlâ’nın dilemesine ısmarlanmıştır; dilerse affeder, isterse azap eder.