Takvim yaprakları 13 Ocak tarihini gösterdiğinde, 1919 senesinde Medîne-i Münevvere etrafında gelişen ve ecdâdımızın asırlar boyunca büyük bir hassasiyetle yürüttüğü idarî hâkimiyetin sona ermesine sebep olan hâdiseleri hatırlarız…
Osmanlılar ve Memlükler arasında Ridâniye’de cereyan eden ve 22 Ocak 1517 tarihinde neticelenen muharebe sonrası Arap yarımadası ve bahusus Harameyn-i Şerîfeynin idaresi Osmanlı’ya geçti. Ecdadımız Osmanlı bu hizmeti asırlar boyunca sürdürdü. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in ve Haremeyn’in hatıralarını koruma konusunda son derece hassas davrandı. Bölgedeki imar ve inşa faaliyetlerini büyük bir edeple sürdürdü. Geçmiş devletlerin bakiyesi eserlerin de tamir ve tadilâtına önem verdi.
Zira Mekke-i Mükerreme, fazîletleri Kur’ân-ı Kerîm’de pek çok âyet-i kerîmede beyan edilen mukaddes bir şehir, Medine-i Münevvere ise Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in şehridir. Dinî değerlere sıkı sıkıya bağlı olan ecdad bu şehirlere, en büyük kıymet ve önemi vermiştir.
Osmanlı idaresi vesilesiyle bölgeye huzur ve refah hâkimken 1744 senesinde Necid’de ortaya çıkan Vehhâbî akımı 1750 senesinden itibaren Osmanlı idaresi için sorun boyutuna ulaştı. Osmanlı Devleti bölgedeki hâkimiyetini çalkantılara rağmen sürdürmeyi başardı. Sultan 2. Abdülhamid döneminde atılan adımlar, Hicaz yönetiminin elde tutulması açısından önemli hamleler oldu.
Medîne-i Münevvere’nin Osmanlı İdaresinden Çıkışı
Osmanlı tarafından emirliğe tayin olunan Şerif Hüseyin 1. Dünya savaşı esnasında, Osmanlı Devleti’nin içerisinde bulunduğu zor durumdan istifadeyle İngilizlerle anlaşıp Fransızların da desteğini alarak krallığını ilân etti. Osmanlı’nın Medine hâkimiyeti 1918 senesine kadar devam etti. Bu mübarek şehrin idaresi elden çıkmadan evvel yaşananlar ve Fahreddin Paşa’nın kararlılığı “Medine Müdafaası” olarak tarihe geçti. 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesinin ardından da mücadelesini sürdüren Fahreddin Paşa 10 Ocak 1919’da kendisine yapılan yoğun baskılar neticesinde, iki buçuk sene boyunca büyük fedakârlıklarla müdafaa ettiği Medine’den çıkmak zorunda kaldı ve bu tarihten üç gün sonra, 13 Ocak 1919’da Medine-i Münevvere Osmanlı idaresinden çıktı.
Haremeyn ve Kudüs Hareminin Özlemi
Gerek Haremeyn-i Şerîfeyn gerekse Kudüs Haremi, Osmanlı’nın idaresinden çıktığı günden bugüne Osmanlı Devleti’nin edep timsali hassas idaresinin özlemini çekmektedir. Temennilerimiz de, mü’minlerin haremi olan bu güzide şehirlerin tıpkı geçmişte olduğu gibi kıymetine yaraşır bir idareye kavuşması yönündedir.