Sahâbe-i Kirâm (Rıdvânullâhi Te‘âlâ Aleyhim Ecma‘în), Allah Te‘âlâ’nın vahyini kendilerine tebliğ ve beyân eden Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)i, istisnasız her işlerinde örnek aldılar ve ona büyük bir sadakatle ittiba ettiler.
Onun her yaptığı, sahâbîlerin dikkatini celbetti. Muhakkak ki buna vesile olan anlayışın kaynağı, Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)e olan sevgi ve muhabbetleriydi.
Onlar, Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)i nöbetleşe takip ederler ve haberdar oldukları hâllerini birbirlerine dikkatle aktarırlardı. Ensar’dan Evs ibni Havlî (Radıyallâhu Anh) ile bu konuda anlaşmış olan Hazreti Ömer (Radıyallâhu Anh), söz konusu nöbetleşme durumunu şöyle anlatmıştır: “O, Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)den ayrı bulunduğu sırada ben Rasûlullah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in meclisinde hazır bulunurdum. O gün Rasûlullah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ile ilgili olayları ona anlatırdım. Benim olmadığım gün ise Rasûlullah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ile ilgili bilgileri o bana getirirdi.”[1]
Abdullah ibnü Ömer (Radıyallâhu Anhumâ) gibi sahâbîler, onun bastığı yerlere basarak yürümek suretiyle izini en ince ayrıntısına kadar takip ettiler ve istirahat edecekleri zaman dahi onun istirahat ettiği mevkilerde istirahat ettiler.
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in Ahlâkıyla Ahlâklandılar
“Ben, ancak güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.”[2] buyuran Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in ahlâkını Âişe (Radıyallâhu Anhâ) vâlidemiz: “Onun ahlâkı ve yaşayışı Kur’ân’dı.”[3] ifadeleriyle tarif etmiştir. Yürüyüş konusunda dahi,
﴾وَلَا تَمْشِ فِي الْاَرْضِ مَرَحًاۚ اِنَّكَ لَنْ تَخْرِقَ الْاَرْضَ وَلَنْ تَبْلُغَ الْجِبَالَ طُولًا﴿
“Yer(yüzün)de kibirlice yürüme! Şüphesiz ki sen (ne kadar güçlü ve sağlam bir şekilde ayağını bassan da) asla yerde bir yarık açamazsın, (ne kadar kasılsan da) uzunluk bakımından dağlara da kesinlikle erişemezsin!”[4] ilâhî hitap ve tevazua yönelik ikaza muhatap olan, risâlet boyasıyla boyanıp sahâbîlik fazîletine ve şerefine nâil olan Sahâbe-i Kirâm (Rıdvânullâhi Te‘âlâ Aleyhim Ecma‘în), ahlâk hususunda da Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in izini takip etti.
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i Aralarında Hakem Kıldılar
Sahâbe-i Kirâm (Rıdvânullâhi Te‘âlâ Aleyhim Ecma‘în) hazerâtı, aralarında ihtilâf ettiklerinde sünnete başvurdular; Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)i vefâtından sonra da kendilerine hakem kıldılar. Bir konuyla ilgili hüküm verecekleri zaman, sünnete kendilerinden daha iyi vâkıf olan büyük sahâbîlere müracaat ettiler.
Sünneti öğrenme konusunda hiçbir sorumluluktan kaçınmayan ve her türlü fedakârlığı sonuna kadar gösteren sahâbîler bildiklerini tabiîn nesline aktarma konusunda da aynı özveriyi gösterdiler. Kur’ân-ı Kerîm’i ve onun yanında Sünnet-i Seniyye’yi bir emanet olarak sonraki asırlara intikal etmek üzere en ince detaylarına varıncaya kadar aktardılar. Bu hizmetlerin sonucunda Allah Te‘âlâ onlardan râzı oldu; onlar da Allah Te‘âlâ’dan…
Dipnotlar
[1] Buhâri, Ahbâru’l-Âhâd:1.
[2] Muvatta‘, Husnü’l Halk:8.
[3] Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, 5/163.
[4] İsrâ Sûresi:37.