İsmi, Doğum Yeri ve Tarihi
Ebu’l-Hasan Serî b. Mugalles es-Sekatî (Kuddise Sirruhû) Cüneyd-i Bağdâdî (Kuddise Sirruhû)nun dayısı ve şeyhi, Ma’rûf el-Kerhî’nin (Kuddise Sirruhû) da mürîdi olmakla meşhurdur.[1] Bağdat’ın Kerh semtinde doğmuştur ama doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir.
Bağdat pazarında hurda sattığı bir dükkânı olduğu rivayet edilmiştir.[2] Nisbesi olan “es-Sekatî” kelimesi de eski eşya satıcısı anlamına gelmektedir.[3]
İlim Tahsili, Tasavvufa İntisâbı, Şeyhleri ve Müridleri
Serî es-Sekatî (Kuddise Sirruhû) hadis tahsil etmek için Mekke-i Mükerreme’ye yolculuklar yapmıştır.[4] Fudayl b. İyâz, Hüşeym b. Beşîr, Ebû Bekir Ayyâş, Ali b. Gurâb, Yezîd b. Hârun ve Yahyâ b. Yemân’dan hadis okuduğu rivayet edilmiştir.[5]
Bağdat’tan kuzey bölgelerine yaptığı seyahatler sırasında birçok sûfî ile tanışma imkânı bulmuştur. Abadan’da Basra tasavvuf ehline ait bir zâviyede riyâzete girmiştir. Yolculuk sırasında karşılaştığı Ali el-Cürcâni’nin tavsiyesi üzerine Suriye’ye gitmiş, bir süre Dimeşk, Remle, Kudüs ve Tarsus’ta ikâmet etmiştir.[6] Altmış yaşlarında Rumlulara karşı savaşa katıldıktan sonra h. 218 yılında Bağdat’a yerleşmiş ve hayatının sonuna kadar burada yaşamıştır.
Dönemin meşhur mutasavvıflarından Hâris el-Muhâsibî (Kuddise Sirruhû) ve Bişr-i Hafî (Kuddise Sirruhû)nun sohbetinde bulunmuştur ama şeyhi Marûf-u Kerhî (Kuddise Sirruhû)dur.
Serî es-Sekatî’ye (Kuddise Sirruhû) tasavvufa nasıl girdiği sorulmuş, o da şöyle cevap vermiştir: “Bir gün pazarda alışveriş yaparken Marûf-u Kerhî (Kuddise Sirruhû), bana yetim bir çocuk getirdi ve giydirmemi istedi. Çocuğu aldım ve giydirdim. Marûf-u Kerhî (Kuddise Sirruhû), bu duruma çok sevindi ve “Allah seni dünyadan nefret ettirsin, içinde bulunduğun durumdan rahata kavuştursun” diye duâ etti. Dükkândan ayrılırken dünyadan daha çok nefret ettiğim bir şey yoktu. Şimdi içinde bulunduğum hallerin hepsi; Marûf-u Kerhî (Kuddise Sirruhû)nun duâsının bereketidir.[7]
Tasavvuf’a intisâbı ile ilgili bir diğer rivâyet ise şöyledir: “Bir gün Serî es-Sekatî’ye “dükkânın yandı” derler. Serî es-Sekatî (Kuddise Sirruhû) “Ben zâten dükkân kaygısını kafamdan çıkarmıştım” diye cevap verir. Daha sonra bakarlar ki dört tarafında bulunan dükkânların hepsi yandığı halde onun dükkânı yanmamıştır. Serî es-Sekatî’ye (Kuddise Sirruhû), bu durumu görünce “elhamdülillâh” der, sonra bu sözden pişmanlık duyup sahip olduğu her şeyi fakirlere bağışlar ve tasavvuf yolunu tercih eder. Ama yine de kendi mallarının zarar görmeyişine sevinip “elhamdülillâh” dediği için ömrünün sonuna kadar pişmanlık duyar ve “estağfirullâh” çeker.[8]
En meşhur müridi tasavvuf tarihi açısından son derece önemli bir sûfî olan yeğeni Cüneyd-i Bağdâdî (Kuddise Sirruhû)dur. Cüneyd-i Bağdâdî (Kuddise Sirruhû)nun hocasının hayatı ve tasavvufî görüşlerinin aktarılmasında büyük katkıları olmuştur. Ayrıca Ebu’l-Abbâs b. Mesrûk, İbrâhim el-Muharremî, Ebü’l-Hüseyin en-Nûrî ve Bağdat’taki şeyhler Serî es-Sekatî (Kuddise Sirruhû)nun sohbetinde yetişmiştir.[9] Buradan hareketle o dönemde İslam’ın önemli merkezi kabul edilen Bağdat’taki tasavvuf anlayışının oluşmasında Serî es-Sekatî (Kuddise Sirruhû)nun gerek yetiştirdiği talebeleri gerekse de fikirleri vasıtasıyla büyük katkıları olmuştur.
Vefâtı
Serî es-Sekatî (Kuddise Sirruhû)nun ölmeden önceki son anlarını müridi Cüneyd-i Bağdâdî (Kuddise Sirruhû) şöyle anlatmaktadır:
“Serî hastalanınca ziyaretine gittim. Elime bir yelpâze alıp kendisini serinletiyordum. Serî:
– Cüneyd! Bırak onu! Çünkü ateş rüzgârdan daha hızlıdır. İçi yananın dışına yelpâze ne yapsın! dedi.
– Halin nasıl? diye sordum.
– Hiçbir şeye gücü yetmeyen başkasının mülkiyeti altında bir kul! (nasıl olur?)” dedi.[10]
– Peki vasiyet etmez misin? dedim.
– Şerlilerle sohbet etmekten sakındığın gibi seni Hak’tan alıkoyan hayırlı kimselerin sohbetinden de sakın, dedi.[11]
– Şayet bu sözü daha evvel söyleseydin senin sohbetinde bile bulunmazdım, dedim. Sonra Serî, Hakk’ın huzuruna kavuştu.
Serî es-Sekatî (Kuddise Sirruhû) 98 yıl yaşamış ve Bağdat’ta 253 tarihinde[12], Ramazan ayının birinci günü sabah ezanından sonra vefat etmiş, ikindi namazından sonra defnedilmiştir. Kabri sâlih ve evliyâların bulunduğu Şûnîziyye mezarlığındadır.[13]
Dipnotlar
[1] Ferîdüddîn Attâr, Tezkiretü’l-Evliyâ, 363.
[2] Hucvirî, Keşfü’l-Mahcûb, 322.
[3] Firûzâbâdî, Kâmus, 3/69.
[4] İsfehânî, Hilyetü’l-Evliyâ, 120
[5] Hatîb Bağdâdî, Târîhu Bağdâd, 4/187.
[6] İbnü’l-Cevzî, Sıfatü’s-Safve, 245.
[7] Kuşeyrî, er-Risâle, 278
[8] Hucvirî, Keşfü’l-Mahcûb, 322.
[9] Sülemî, Tabakâtü’s-Sûfiyye, 48.
[10] Attâr, Tezkiretü’l-Evliyâ, 374.
[11] Câmî, Nefehâtü’l-Üns, 107.
[12] Sülemî, Tabakâtü’s-Sûfiyye, 48
[13] Şa‘rânî, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, 282.