Vankulu lügati, muhtevasının yanında, Osmanlı devrinde açılmış olan yerli matbaanın bastığı ilk matbu eser olması açısından önem taşır. İlim ehlinin önemli başvuru kaynaklarından biri olan bu lügat, 1729 (H. 1141) senesinde basılmış ve istifadeye sunulmuştur.
Yaygın olarak “Vankulu Lügati” olarak anılan fakat Şemseddin Sâmi ve lügat-ansiklopedi telif etmiş âlimler tarafından “Vankûlî Lügati” şeklinde kaydedilmiş olan eser, İsmailağa Camii’nin bânîsi Şeyhülislâm İsmail Efendi’nin oğlu olan ve İsmailağa Camii hazîresinde medfûn bulunan Şeyhülislâm İshâk Efendi’nin tashîhinden geçmiştir. Osmanlı devrinde ilk yerli matbaanın faaliyete geçişi ve Şeyhülislâm İshâk Efendi’nin destekleri hakkında detaylı malûmata buradan ulaşabilirsiniz…
Vankûlî Kimdir?
Vanlı olduğundan dolayı Vânî şeklinde nisbelenmiş fakat daha çok “Vankûlî” olarak tanınmış olan Mehmed Efendi, ilim ehli bir aileye mensup olması vesilesiyle, çocukluğundan itibaren iyi bir tahsil alarak yetişti. Şeyhülislâm Çivizâde Muhyiddîn Mehmed Efendi’nin damadı ve devrin Şeyhülislâmlarından olan Hâmid Efendi’den mülâzım olduktan sonra İstanbul’da Mahmud Paşa ve Hânkâh medreselerinde müderris olarak vazife ifa etti. Atik Ali Paşa Medresesi müderrisliğinin ardından, Rodos müftülüğüne tayin edildi. Manisa müftülüğü vazifesinden sonra Selânik ve Kütahya kadılığı vazifelerinde bulundu. 1590 senesi Temmuz ayında Medine kadılığına atandı ve 1592 senesinde burada vefât etti.
Kaynakların âlim ve fâzıl bir şahsiyet olarak andığı Vankûlî Mehmed Efendi’nin aynı zamanda güzel ahlâk sahibi, vakfiyeleri bulunan hayırsever bir kimse olduğu nakledilmektedir. Vankûlî Lügati dışında başka eserler de vermiştir. Hüccetü’l-İslâm İmâm el-Ğazâlî Hazretlerinin “Kimyâ-i Saâdet” adlı eserine yönelik tercümesi de bunlardan biridir.
Vankûlî Lügati’nin Özellikleri
Lügatin asıl adı, “Tercüme-i Sıhâh-ı Cevherî”dir. Büyük dil âlimi Cevherî’nin, “Tâcü’l-Luğa ve Sıhâhi’l-Arabiyye” adlı Arapça sözlüğünün tercümesidir.
Eser, yerli matbaada basılan ilk eser olması hasebiyle geniş bir mukaddimeye sahiptir. Mukaddimeden evvel, İbrahim Müteferrika’nın matbaanın önemine dair kaleme almış olduğu “Vesîletüt-Tıbâa” adlı risalesi yer alır. Mukaddime; matbaanın kurucusu olan İbrahim Müteferrika’nın, devrin padişahı Sultan 3. Ahmed Han’a, devrin Sadrazamı Nevşehirli Damad İbrahim Paşa’ya ve Şeyhülislâm Abdullah Efendi’ye yönelik kaleme almış olduğu methiyelerle başlar. Bu bölümün ardından, matbaanın açılmasına müsaade eden padişah fermanı ve Şeyhülislâmın ilgili fetvası ve devrin önde gelen âlimleri tarafından kaleme alınmış olan takrizler gelir.
Sözlüğün temel yapısı, kelime köklerinin madde başlığı olarak esas alınmasıyla oluşturulmuştur. Sayfa sonlarına, bir sonraki sayfa başında bulunan maddenin kısaltması işlenmiştir. Her sayfa otuz yedişer satır olarak düzenlenmiş olup her sayfada ortalama üç kelime köküyle, verilen bu kelimelerden türetilmiş 22 kadar kelimeye yer verilmiştir. Sözlüğün tamamında, takriben beş bin kelime kökünden türetilmiş yüz binin üzerinde kelimenin yer aldığı belirtilmektedir.
Vankûlî Lügati bugün de, bilhassa eski kaynaklara yönelik araştırma yapanların müstağnî kalamayacağı bir lügat olarak temel başvuru kaynaklarından biri olma özelliğini korumaktadır.